Hadsiz

İster seçilmiş ister atanmış olsun tüm kamu organları çalışanlarının görev yetki ve sorumlulukları kanunla belirlenmiştir. Hiç kimse kanunla kendine verilmemiş bir yetkiyi kullanamaz.

Bir zabıt kâtibi nasıl gözaltı kararı veremez ise bir savcıda hâkimin yetkilerini kullanamaz. Bir polis memuru Emniyet müdürünün tasarrufu altındaki bir konuda emir veremeyeceği gibi bu tür yetki aşımlarının idari bir takım yaptırımları vardır.

Ancak seçimle göreve gelmiş kamu görevlilerinin bu tür yetki aşımlarında idari veya hukuki bir yaptırıma uğradığına pek rastlanılmaz.

Örneğin bir belediye meclis üyesinin belediye çalışanlarına hesap sorup emir vermeye kalkması görev ve yetki sınırları dâhilinde olmadığı gibi, kendi terbiye ve ahlak anlayışının göstergesi olan bir hadsizliktir.

Özellikle çıkar ilişkilerine dayalı kasaba siyasetinde çokça rastlanan bu kişiliklerin kaynağı ise, ideolojik alt yapısı olmayan temsil yeteneği taşımayan, mensubu olduğu siyasi partinin tüzük, program ve vizyonundan bir haber şahısların aday gösterilmesidir. Bunların büyük çoğunluğu mensubu olduğu kurumun idari çatısını belirleyen kanun, yönetmelik ve mevzuatı bir kez bile okuma gereği duymayan, tek görevi el kaldırıp indirmek olan kuşun askerlerdir.

Bu tür kişilikler siyasal yaşamın hiçbir aşamasında yer almaması gereken, siyaseti topluma hizmet için değil, lidere hizmet için kullanan bir anlayışın aparatlarıdır. Bulundukları siyasi noktada bir tutarlılık göstermeyen her daim rüzgâra ve çıkarlarına göre pozisyon alan bu tipler toplumsal siyasetin kanseridir. Bu tür kanserli hücrelerin siyasi partilere sızması engellenmelidir.

Bunun için yapılması gereken ise parti üyelik ve adaylıklarının, belirlenecek kriterlere göre denetleyip onaylayacak bağımsız ve güçlü kurullarca tespit edilmesidir.

Üyelikler akabinde adaylıklar,  kişinin siyasi geçmişi ve ideolojik tutarlılığının toplumsal kabule uygun olup olmadığının belirlenmesi ile başlamalı,  partinin ideolojik ve kurumsal kültürüne olan bağlılığı ile onaylanmalıdır.

En önemlisi ise üyenin aday olduğu kamu görevi ile ilgili yeterli teknik bilgiye sahip olması için parti okullarının hayata geçirilmesi aday olmak isteyenlerin bu okullara katılımının sağlanmasıdır.

Aksi takdirde tek özelliği sahibine sadakat ve el kaldırıp indirmek olan ‘kerameti kendinden menkul’ haddini bilmezlerin aday gösterilerek kamu kurumlarında göreve gelmeleri devam edecektir.

Bu tutum halka hizmet değil halk düşmanlığıdır.