Dünyanın en eski kurumu olmakla beraber güncelliğini her zaman koruyan ve ahirete de uzanan boyutlarıyla önemi daha da iyi anlaşılan aile, yüce Rabbimizin insanoğluna bir ikramıdır. Bu nimetin kıymetini bilmek, hem sözlerimizle hem de davranışlarımızla bunu göstermek öncelikli vazifelerimiz arasında yer almalıdır ki bu ikrama karşılık teşekkür etmiş olalım.
Yüce Rabbimiz Rum Suresi 21. Ayette “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır” buyurur. Birbirine nikâh bağı ile bağlanan eşlerden her biri sahip oldukları hak ve sorumluluklarıyla beraber ailenin kurucusu olurlar. Zamanla aileye çocukların da katılmasıyla yuvalar şenlenir.
Aile kurulurken, esas gaye, Rabbimize kulluğumuzu en güzel şekilde yerine getirebileceğimiz bir yuva inşa etme olmalıdır. Çünkü cennet dünyada iken ailede kazanılır. Aile bireyleri birbirlerine Allah’ın emanetidir. Aileyi oluşturan her fert bu bilinci canlı tutup, bir gün emanetin sahibine hesap vereceğini hatırından çıkarmazsa ailede hoşgörü ortamı oluşur. Ailede, bireylerin birbirlerine güzel sözlerle hitap etmesi, birbirleri için dua etmesi meleklerin de bulunmaktan hoşnut olduğu huzur dolu bir yuvayı tesis eder. Ancak böyle bir yuvada Allah’a güzel bir şekilde ibadet edilebilir.
Hz. Peygamber (sav) Efendimiz “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip, kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir” (Tirmizi, Birr 15) sözüyle aileden topluma merhamet duygusunun egemen olmasını hedeflemiştir. Merhamet, bilindiği gibi sadece acımak değildir. Sevgi, saygı, şefkat ve sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek, bencilliği ötelemektir. Sabırlı olmak, empati kurmak, sadakat göstermektir. Yanlış ve ya zararlı tutum ve davranışlar içinde olana ilgisiz kalmayıp doğru yol ve yöntemleri tavsiye ederek yardımcı olmaktır. Aile olmak ve aile kalmak için merhamet ve diğer değerlerimiz konusunda hassasiyet göstermeli hem bu dünyadaki mutluluğumuz hem de ahiretteki kazanımlarımız için emek vermeliyiz.
Her konuda bize en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım” (İbn Mace, Nikâh, 50) buyurarak inananları ailelerine karşı iyiliğe teşvik ederken, “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter” (Ebu Davud, Zekât, 45) buyurarak da ailesinin maddi-manevi ihtiyaçlarına ilgisiz kalanları uyarmıştır.
Bir aileye sahip olmanın değerini hiç şüphesiz ki ailesini kaybedenler daha iyi bilirler. Yaşadığımız her an ailemizle birlikte vakit geçirmeyi ganimet bilmeliyiz.
Ailede çıkan küçük krizlere sakince müdahale edip olumluya odaklanarak kırıcı davranışlardan sakınmalıyız ve Rabbimizin ailemizi bizim için cenneti kazanma vesilesi kıldığını unutmamalıyız.
Meryem Çelik