Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna varmıştım. Bana:
– “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu.
– Evet, dedim.
O zaman şunları söyledi:
– “Kalbine danış.
İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.
Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 227-228; Dârimî, Büyû’ 2)
Yaşamın içindeki her olgu ve olay bedenle birlikte ruha da etki eder. İnsanın iyi, faydalı bir iş yaptığında sevincinden içinin kıpır kıpır olması; kötü, yanlış bir iş yaptığında ise karın bölgesinde hissettiği tarifi zor huzursuzluk röntgen gibi bedene yönelik tıbbi tetkiklerle saptanamaz. Bu durum insanoğlunun sadece beden denen cisimden ibaret olmadığını en anlaşılır şekilde ortaya koyar. İyiliğin ve kötülüğün ne olduğunu Hz. Peygamber’in (sas) mübarek parmaklarını Vâbisa’nın (ra) göğsüne dokundurarak “Gönlüne sor, kalbine danış!” diye ifade etmesi, bu iki kavramın kalpte ve vicdanda meydana getirdiği etkiyi göstermektedir. Bu etki, Rabbimizin engin merhametinden insanları yaptıkları işlerde yanlışa düşmekten alıkoyan koruyucu bir mekanizmadır. İnsanı doğrultup düzeltmeye yarayan bu işleyiş, hatasından pişmanlık duymayıp ısrar edenlerde bozulmaktadır. Böyle bir durumun nihayeti ise –Rabbim hepimizi muhafaza etsin- kalp denen bir organı barındıran ama merhamet yoksunu, vicdansız bedenlerdir.
İnsanı ve varlığını üzerinde devam ettirdiği dünyayı yaratan Rabbimiz, huzurlu bir hayat ve ebedi saadet için yapılması icap edenler ile uzak durulması gerekenleri peygamberleri ve kutsal kitapları aracılığıyla bildirmiştir. Üreticilerin bir eşyadan en üst düzeyde ve daha uzun sürede faydalanmak için kullanma talimatına uyulmasını tavsiye etmesi veya hekimlerin şifa içeren ilaçların reçeteye göre alınmasını tembihlemesi gibi insanoğlunun da bedenen ve ruhen sağlıklı, mutlu bir hayat sürmesi, ahirette de sevinenlerden olması için yaratıcısının emir ve nehiylerine uygun bir şekilde yaşaması zorunludur. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” (Nahl, 16/90) diye buyurmaktadır. Bu âyetin buyruğuna uyarak her durumda adaletli olan, gerektiğinde özveride bulunabilen, yakınlarına cömertçe iyilik eden; bunun yanında edepsizlik ve hayâsızlıktan, kötülük ve çirkinliklerden, saldırgan davranışlardan uzak duran insan, aslında bu suretle ruhunun yükselişi için gerekli olan iyilikleri yapar ve kötülüklerden uzak durur hale gelmiş demektir.( Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 432-436)
“Kim bir iyilikle gelirse ona bundan daha hayırlı karşılık vardır” (Kasas, 28/84) âyetindeki müjdeye kavuşanlardan olmak için her zaman iyilik üzere yaşayanlardan olmak duasıyla..
Meryem Çelik