Kalbin, zihnin ve toplumun yeniden nefes alması gerekiyor. Sanki etrafımızda gün geçtikçe yaygınlaşan bir pandemi var. Dijital pandemi…
Günümüz insanı, cep telefonunun titreşimiyle irkilen; sosyal medyanın akışıyla duyguları şekillenen, ekran ışığıyla gecesini gündüzüne katan bir varlığa dönüşmüştür. Teknoloji elbette hayatı kolaylaştırıyor, ancak kolaylık ile esaret arasındaki çizgi de gittikçe inceliyor. İşte tam bu noktada dijital detoks, yani dijitalden bilinçli bir uzaklaşma devreye giriyor. Artık bir lüks değil; ruhun, aklın ve toplumun sıhhati için zorunlu bir ihtiyaç hâline geliyor.
Dijital yoğunluk en çok kalbin sessizliğini zedeliyor. Oysa Kur’an, insanı sık sık tefekkür etmeye, tefekkür eden kalplere sahip olmaya çağırır. Peygamber Efendimiz (sas)’in sık sık inzivaya çekilmesi, tefekkür için zaman ayırması, dış dünyanın karmaşasından uzaklaşmanın ruhu nasıl beslediğini gösteren muhteşem bir örnektir.
Bugünün en büyük “gürültüsü” ise dijital dünyadır. Sürekli ekranlara bakmak, zihni meşgul ederken kalbi de perdeler. Bildirim sesleri modern dünyanın “vesvese dalgaları” gibi insanı iç huzurdan uzaklaştırıyor. Dijital detoks, aslında teknolojiyi terk etmek değil; kalbin üzerindeki dijital tozu silmektir. Rabbine yönelmek, dua ederken dikkatini dağıtacak hiçbir şeyin olmaması, zihnin saflaşması için kısa molalar bile büyük bir manevi ferahlık sağlar.
Dijital araçların aşırı kullanımı kaygı, depresyon, uyku bozuklukları ve dikkat dağınıklığı gibi sorunları artırıyor. “Sürekli çevrimiçi olma zorunluluğu” modern insanın görünmez yüküdür. Dijital detoks ile beynin dinlenmesine, odaklanma becerisinin artmasına, duygu durum düzenlenmesine katkı sağlamak gerekir. Bu lüks değil bir zorunluluktur.
Kişi ekranı kapattığında kendi düşünceleriyle baş başa kalır. Kendi duygusunu tanıyan insan, başkalarının hayatını izleyerek kendi hayatından uzaklaşmaktan da kurtulur. Psikologların önerdiği şekilde, günlük belirli saatleri “ekransız zaman” ilan etmek, beynin doğal ritmini onarır.
Dijitalleşme sosyal bağları kolaylaştırıyor gibi görünse de çoğu zaman gerçek ilişkilerin yerini kırılgan dijital bağlara bırakıyor. Anne babalar çocuklarıyla konuşmuyor, artık birlikte aynı ekrana bakarak “zaman geçiriyoruz” sanıyoruz. Oysa sosyal ilişkiler, ekrandan değil yüz yüze iletişimden beslenir.
Dijital detoks, aile içi iletişimi kuvvetlendirir. Sofralarda telefonların kapatılması, arkadaş buluşmalarında “ekransız yarım saat” kuralı gibi basit önlemler bile iletişimde içtenliği yeniden doğurur. İnsan insanla temas ettikçe güçlenir; ekranla temas ettikçe yalnızlaşır.
Dijital detoks, teknolojiyi hayatımızdan çıkarmak değil; onu hayatın merkezinden yavaşça kenara çekmektir. Dini açıdan kalbi temizler, psikolojik açıdan zihni sakinleştirir, sosyal açıdan ilişkileri güçlendirir.
Belki bugün telefonunuzun bildirimlerini bir saatliğine kapatarak başlayabilirsiniz. Belki bu akşam yemeğini telefonsuz yiyebilir, belki de gece yatarken odadan tamamen uzaklaştırabilirsiniz.
Bazen bir küçük adım bile insanın ruhuna derin bir nefes aldırır. Dijital detoks, modern çağın en sade ama en güçlü kararıdır. Sadece irade gerektirir, ek bir masraf da gerektirmez. Güçlü bir irade ve kesin bir karar yeterlidir. Bu kararın sonunda ne mi var? Kocaman bir ödül. Kendine dönmek, özünü bulmak, kalbini yeniden duymak…
Teknolojiyi hayatımızın hapishanesine çevirmemek için bu sese kulak verelim.

