Şükrü Aşçıbaşı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Köşe Yazıları
  4. Ahlaklı Fiyat Bindirimi Yada Ekonominin Ahlakı

Ahlaklı Fiyat Bindirimi Yada Ekonominin Ahlakı

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
“Ne irfandır veren ahlâka yükselik, ne vicdandır;
 Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
 Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfı Yezdân’ın…
 Ne irfanın kalır tesiri, katiyyen, ne vicdanın.
 Hayat artık behîmîdir… Hayır, ondan da alçaktır;
 Ya hayvan bağlıdır fıtratla, insan hürr–ü mutlaktır.”
Yazıma Akif’in dizeleri ile başlamak istedim. Akif’in şiirleri, iyi bir şair olmasının yanı sıra, iyi bir fikir adamı olmasıyla apayrı bir değer kazanır.
Akif, yazının başına aldığım mısralarında ahlakın kaynağının eğitim ve vicdan değil, Allah inancı olduğunu savunur.
İnsanı, insanlar arasında yükselten ve değerli kılan ahlak; onu Yaratan’dan, dolayısıyla da Yaratanın vahyinden; emir ve yasaklarından bağımsız düşünülemez. Bu nedenle de ahlakın Allah’la organik bir bağı vardır. Ahlakın Allah’la organik bağı olduğu gibi, fıtratla da olan ilişkisini unutmamak gerekir. Ahlakı bu açıklamalardan sonra şöyle ifade edebilirim: İnsanın, Allah’ın emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak fıtratına uygun hareket etmesidir.
Bir gazete yazısına göre, uzunca bir girizgahtan sonra asıl konum olan ticari ahlaktan bahsedebilirim. Ticarette fiyat belirlerken acaba ahlaki bir değer yargısı gözetiyor muyuz; yoksa kapitalist ekonomi modelinin arz ve talep dengesi ile mi hareket ediyoruz?  Asıl sorum ve sorunum da bu.
Kapitalist ekonomide fiyatı arz ve talep belirler. Bir ürün satılıyorsa, yani alıcısı varsa bu ürünün faydalı olması, meşru olması vs. hiç önemli değildir. Hatta kalitesi bile fiyatta belirleyici değildir. Bir ürünün piyasası varsa, kalitesiz olsa bile diğer ürünlere nazaran fiyatı artarken; kaliteli ürünün alıcısı yoksa fiyatı aşağı doğru seyreder. Piyasada ürünler arasında birini diğerine tercih etmemizde ise reklamlar belirleyici olur.
Arz ve talebin ürünün fiyatında belirleyici olmasının bir diğer göstergesi ise, ürün piyasada az olmasına rağmen talebi fazlaysa yani, arz talebi karşılamıyorsa; arz ve talebin dengeli gittiği bir piyasaya göre değeri artmasa da fiyatı artacaktır. Tersi de geçerlidir: Arz yüksek olmasına rağmen talep yoksa, bu durumda ürünün fiyatı düşecektir.
Fıkıhta ise, bir malın öncelikli olarak değerinin olup olmamasını kapitalist ekonominin aksine onun meşru olması/ haram olmaması ve faydalanılabilir olması belirler. Dolayısıyla, bir ürüne insanlar ne kadar çok rağbet etseler de meşru ve müntefeun bih/ faydalanılabilir olma şartları yoksa ürünün değeri de yoktur.
Ayrıca, arzın düşüp talebin arttığı dönemlerde serbest ekonomi piyasası gereği malın fiyatı da artarken, fıkha göre insanların ihtiyaç duyduğu malzemelerde böyle bir şey söz konusu olamaz. Normal şartlarda piyasayı serbest bırakmak, devletin piyasaya müdahale etmemesi asıl olsa da toplumun zarar görmeye başladığı noktada devlet ürünlere bir üst fiyat belirleyebilir. Buna da “tes‘ir” ve “narh koyma” denilir.
İslam ahlakı, iyilik ve takva hususunda yardımlaşmayı emreder. Müslüman bir din kardeşinin ihtiyacını giderenin Allah da ihtiyacını gidereceğini; sıkıntılarını giderenin Allah da mahşer günündeki sıkıntılarından birisini gidereceğini müjdeler. (Buhârî, Mezâlim 3) Birisi, diğerine yardımda bulunduğu sürece Allah’ın da yardım edene yardım ettiğini haber verir (Müslim, Zikr 37-38).
Bütün bunlardan sonra, son yıllarda yaşadığımız bazı hadiseleri ve bu hadiseler ekseninde bazı ürünlerin kapitalist mantıkla nasıl yükseldiğini hatırlatmak istiyorum: Pandemi döneminde hayatımıza giren maske fiyatlarını hatırlıyor musunuz? Peki otomotiv sektörünün durduğu o günlerde ikinci el araba fiyatlarını, ya benzerinden Allah korusun diye dua ettiğimiz Hatay- Maraş depreminde çadır ve battaniye fiyatlarının yükselişini, devamında kiralık evlerin fiyatlarının artışını, bunun bir devamı olarak birkaç ay önceki İstanbul depreminde neredeyse deprem daha sona ermeden internetteki kiralık ev fiyatlarının tırmanışını?
İnsana en çok da bu deprem eksenindeki ticaret metalarının yükselişi koyuyor doğrusu. Hatırlasanıza; bir tarafta insanlara yardım için elinde avucunda ne varsa depremzedelere bağışlayanlar; hele Sarıgül Nine gibi beslediği ineği elden çıkaranlar, umre vs. gibi şeyler için biriktirdiği meblağı depremzedelere hibe edenler. Diğer tarafta “krizi fırsata çevirenler”.  Konu yazdıkça deşilen bir yara sanki; en iyisi hatırımda belirginleşen Abdülhak Hamid Tarhan’ın dizesiyle mevzuya nokta koyayım: “Para mabud ve bankalar mabed”

Ahlaklı Fiyat Bindirimi Yada Ekonominin Ahlakı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.