Peygamberlerin sıfatlarından olan güvenilirlik, güvenilir olma, elinden dilinden emin olunma, mü’minlerde de olması gereken elzem bir özelliktir. Mü’minûn Suresinde kurtuluşa eren müminler sıralanırken;
“Yine o müminler emanetlerine ve ahitlerine sadakat gösterirler” ayetiyle; insanın sorumluluğuna verilen maddi manevi emanetlere, sözleşmelere riayet etmesi gerektiğine vurgu yapar. Ayrıca Allah’ın müminden yerine getirmesini istediği ilahi hüküm ve ibadetler de birer emanet niteliğindedir.(Kur’an Yolu Tefsiri Cilt:4 Sayfa 12)
Aile, bireysel ve sosyal ilişkilerde en çok problem yaşanılan mevzu belki de güven duygusu. Güven duygusunun olmadığı ya da kaybedildiği tüm ilişkilerin yıpranmaya ve sonrasında bitmeye mahkûm olduğunu gözlemleyebiliriz.
Hakeza ticarette en çok ihtiyaç duyulan erdemlerin doğru sözlü olmak, yalandan uzak durmak ve işini sağlam yapmak olduğunu biliyoruz. Zira bir tüccar, bir esnaf olsun, ya da herhangi bir sıradan vatandaş için dürüst olmanın ve sonrasında dürüst kalmanın, elinden dilinden emin olunan kimse olmanın ne kadar da zor olduğu bir dönemdeyiz. Tam da bu minvalde Ebu Said’den (ra) nakledildiğine göre, Sevgili Peygamberimizin şu hadisi meselenin ehemmiyetini gösteriyor “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar (dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.”(T1209 Tirmizî, Büyû’, 4)
Yaşadığı toplumda peygamberlik öncesi ve sonrasında Hz. Peygamber(s.a.v) güvenilir bir insan olarak yaşamış ve bundan dolayı kendisine Muhammed el Emin denilmiştir.
El emin, inanılan, güvenilen, sözüne itimat edilen anlamındadır. Dolayısıyla güvenilirliğin en zirvesini, söz ve davranışlarında tezat bulunmayan, kendisinin peygamberliğine karşı çıkan müşriklerin dahi, doğru sözlü olduğuna şahitlik ettikleri, Hz. Peygamber (sav) de görüyoruz.
Dünya hayatında bir insanın kazanabileceği en büyük niteleme belki de elinden, dilinden, eylemlerinden emin olunan güvenilir kişi olmaktır. Yine başka bir hadisi şerifte, Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) : “Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez.”(M172 Müslim, Îmân, 73)buyurmuştur. Günümüzde, kapı kilitlemeden, hatta en son çıkan güvenlik önlemlerini almadan kimin içi rahat ediyor? Ya da birisi kulağımıza başkasından laf getirdiğinde “O öyle söylememiştir veya yapmamıştır” diyebiliyor muyuz?
Sadi Şirazi’nin şu sözü meseleyi özetleyebilir:
“Kendi ahlâkını düşmanından dinle, dostun gözünde her yaptığın iyidir.” Geriye dönüp baktığımızda, yalana dolana meyletmeyip, haksız bir kazancı, menfaati haklı bir kaybedişe tercih ettiysek, hangi durumda olursa olsun elimizle ve dilimizle yapıp ettiklerimizle kimsenin hakkına hukukuna riayetsizlik yapmadıysak ne mutlu bize! Rabbim bizleri sınırları koruyan, doğru sözlü, güvenilir, ahlakıyla herkesin lehine şahitlik yaptığı müminlerden eylesin.
Selam ve dua ile..
Yasemin Gemeç