Her şeyi bir ölçüye göre yaratan Rabbimiz, insana gücünün yettiğinden fazlasını yüklememiştir. Ayeti Kerimede; “ Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır.” Buyurulmuştur.( Bakara Suresi 286. Ayet)
Farz olan ibadetlere baktığımızda, mü’mine gücü nispetinde sorumluluk verilmiştir. Beş vakit kılınan namazın günün belli saatlerine bölünmesi, ayakta kılamayanlar için oturarak kılma ruhsatı, kronik rahatsızlığı olup da veya yaşlı düşkün kimselerin oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin fidyesini verebilme gibi kolaylıklar mevcuttur. Yüce Rabbimiz bizlere sıkıntılı ve ağır sorumluluklar emretmemiştir. İki şeyden biri tercih edileceği zaman her zaman hafif ve kolay olanı tercih edilmelidir. Sevgili Peygamberimiz, birinin mescitte saatlerce namaz kıldığını işitti. Mescide gelip, bunu omuzlarından tutarak; “Allahü Teâlâ, bu ümmetten kolay işler yapmasını istiyor. Güç işleri beğenmiyor” buyurdu. Allahü Teâlâ, bu ümmete kolay şeyleri emretti.
Dinimiz, ibadetler dışında da, muamelatta da kolaylık gösterici hükümler bina etmiştir. Ayrıca her türlü aşırılığa da müsaade edilmemiştir. Dini terminolojide “ifrat ve tefrit arasında durmak” dediğimiz husus vardır. İfrat kelimesini normalin dışında, normalden fazla; tefriti ise, normalden az olarak tarif edebiliriz. Yani ister günlük hayattaki muamelatta, ister ibadetlerde; ve dahi yeme içmede, giyim kuşamda, harcamada dengede olmak, dengede kalmak diyebiliriz.
Kur’an-ı Kerimde, Bakara Suresinde, “İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak bir ümmet yaptık.” Buyrularak, Cenabı Hak, bu ümmeti vasat bir ümmet olarak nitelendirmiştir. Buradaki vasattan maksat, her türlü eğrilik ve aşırılıklardan uzak, dosdoğru, adaletli, ılımlı, dengeli bir yol ve yaşama biçimi olarak ifade edilmiştir.(Bakara Suresi 143. Ayet. Kur’an Yolu Tefsiri)
Örneğin cimrilik tefrit, israf etmek ise ifrata birer örnektir. Rabbimiz ayeti kerimede, “Harcarken, ne israf, ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar.” [Furkan 67] buyurmuştur. .
Çok uyumak ifrata, az uyumak da tefrite örnektir. Bir kişinin duygu durumlarında da denge ve itidalli olması gerekir. Öfkeyi yönetememek şiddete, sürekli üzüntü hali ve stres, kaygı bozukluğu gibi alanının uzmanı kişilerin teşhisini koyabileceği rahatsızlıklara yol açar. Bireyin bedenini yıpratacak, psikolojisini bozacak, velhasıl sağlığını bozacak şeyler, bir şeyi yapıp etmede aşırılık ile olur. Dinimizde, bu dengeyi korumak için konulan ifrat ile tefrit arasında olmaktan maksadın bir nevi Müslümanın bedensel ve ruhsal sağlığı açısından daha iyi, daha huzurlu olması için olduğunu rahatça söyleyebiliriz. İslam dininde konulan, belki de iki elin parmaklarının sayısını geçmeyecek kadar olan yasaklar ve saymakla bitiremeyeceğimiz, serbest bırakılan helaller tamamıyla Yüce Mevla’nın engin rahmetindendir.
Her şeyde dengeli ve itidalli olması gereken insanın, dünya ve ahiret dengesinde olması kendi yararınadır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s) de, “İşlerin en hayırlısı, orta halli olanıdır.” “Orta yolu tutun ki, kurtuluşa eresiniz.” “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalış, yarın ölecek gibi de ahiret için çalış” buyurmaktadır. Selam ve dua ile..
Yasemin Gemeç